- toplum sözleşmesi yapıtında, "insanlar özgür doğarlar, ancak her yerde zincirlere vurulmuşlardır." diyen ve genel irade kuramını ortaya atan, aydınlanma çağı düşünürü.
- babası bir dönem istanbul galata semtinde yaşamış olan ünlü düşünür
- emile adlı eserin yazarıdır.
bu eserde ideal insanın nasıl oloması gerektiğini tanımlar ve buna göre insanın doğumdan itibaren nasıl eğitilmesi gerektiğini söyler. ona göre insan modernleştikçe, özünden uzaklaşmaktadır. özünden uzaklaştırmak insanı bağımlı hale getirir, bağımlı hale getirmek de insanı zayıflaştırır. bu yüzden güçlü bireylerin var olması gerektiğine inanır, bireyler doğaya geri dönmelidir.
ancak insanın eğitimi hakkında bu kadar kafa patlatmış bir insan olarak, çocuklarını yetimhaneye bırakması da ayrı bir tartışma konusudur.
- fransız filozof. (1712-1778 ) insanın özü itibariyle iyi olduğuna ilişkin görüşü ve toplumsal mukavele teorileri ile siyaset felsefesinde yerini almıştır.
kant ve romantik filozofları çok derinden etkilemiş olan rousseau, bir aydınlanma düşünürü olmakla birlikte, aydınlanma hareketine ve modernizme olan sert tutumu ile bilinir. bireysel insan varlığına ve onun mutluluğuna her şeyden çok değer vermiş olan rousseau, insanın, kültürel farklılıklardan, aristokrasinin yapaylıklarından, tutkunun ve rekabetin yol açtığı olumsuz etkilerden, özel mülkiyetin yarattığı eşitsizlikten arındırılarak, toplumun yeniden idamesinin nasıl olacağı üzerine kafa yormuştur.
modern felsefe eleştirisine rağmen felsefesi modern felsefede olduğu gibi benlik kavramı çevresinde döner; descartes’ın öznel, tözsel benliğinden sonra, onun insanı, ahlâka dayanak olan, kendisine düşünce ya da mantıkla değil de, duyguyla ulaşılan, ve kişisel bir iyilik duyusuyla temellendirilen bir insani benliktir. onun sözünü ettiği insani benlik, rasyonalistlerin ve empiristlerin ifade ettiği gibi, formel boyutları olan, içebakışla bilinen ve kendisini bilgiyle gösteren bir benlik değil de, daha çok romantiklerde söz konusu olan türden evrensel bir kişilik anlamında bendir; rousseau’nun insanı, yaratıcı, ve kendisini dünyaya ve geleceğe fırlatan bir benliği tanımlar. o insanın özü itibariyle iyi ve ahlâklı bir yarlık olduğunu savunmuş, insanda, akıldan çok, duyguların önem taşıdığını, ahlâk söz konusu olduğunda, akıl ve duyguların bir arada gidebileceğini belirtmiştir. rousseau’nun bu insan görüşü, yalnızca etik için değil, fakat siyaset ve toplumsal yaşam için de bir temel oluşturur.
rousseau, özde iyi olan insanın birtakım temel hasletlerini uygarlığın gelişimiyle birlikte yitirdiğini söyleyerek, aydınlanma karşısında eleştirel bir tavır almış ve avrupa uygarlığının modern doğrultusuna yönelik eleştirisini ortaya koyabilmek için, insan doğasının tarihsel evrimini verirken, ilkel ya da vahşi insanı uygarlaşmış insanla karşılaştırmıştır. İnsanın tarihini doğa haliyle başlatan, doğal ilkel ya da vahşi insanın sağlıklı ve güçlü olduğunu, ölüm korkusu yoksun yaşadığı ya da ihtiyacı az olduğu için, bir mutluluk durumunda bulunduğunu söyleyen ve toplumla erdem arasında çok sarih bir karşıtlık kuran rousseau, çağdaş toplum ile insanın doğası arasındaki mutlak antitezi gözler önüne sererken, avrupa uygarlığının sadece entellektüel kültürün sahte cazibesine kapıldığını, insanın iyi özünü bozup, hakiki ahlâki taleplerini göz ardı ettiğini onun doğal ihtiyaçların yerine birtakım suni ihtiyaçlar ikame ettiğini öne sürer.
modern uygarlığın hastalığını, çağdaş toplumun problemini kendince teşhis edip tanımlayan rousseau, daha sonra çözüme geçmiştir. Özellikle İngiliz aydınlanmacıların insan varlığında başkalarını gözeten bir ilgi, insan doğasında bağımsız bir diğerkamlık kaynağı bulunduğu görüşüne olduğu kadar, iyi bir insan doğası konsepsiyonuyla, özgeciliğin kendini sevmenin yalnızca kılık değiştirmiş bir şekli olduğu düşüncesine de karşı çıkan rousseau, amile’de, bir eğitim şeması içinde, insanı başka bireylerden tecrit edilmiş bir birey olarak ele alır ve gerçek özgürlüğün koşullarını araştırır. ona göre, “insanın ne yapması gerektiği”, yani başka insanlarla olan ilişkilerinde nasıl davranması gerektiği sorusu “insan varlığının ne olduğu” sorusunu içerir ve bizi eğitim yoluyla sosyal kurumların reformuna götürür. bu düşünceye, eşdeyişle “bireyin toplumda, toplumun ise bireyin kendisinde araştırılması gerektiği, ve dolayısıyla politikanın eğitim ve ahlâktan asla ayrılamayacağı” düşüncesine paralel olarak, rousseau toplum sözleşmesi adlı eserinde de, insanın özgür ve akıllı bir varlık olarak varoluşunu güvence altına alacak koşulları, onu hemcinslerinin zorbalığından koruyacak, bireyin doğal özgürlük kaybını daha yüksek bir Özgürlük türüyle telafi edecek tedbirleri, ünlü toplum sözleşmesi ve genel irade teorisiyle ortaya koymuştur. başka bir deyişle, onun temel amacı “modern bireyde, insanlığın ilkel basitliğinden çıkışıyla birlikte zorunlu olarak kaybolan niteliklerin nasıl korunabileceği veya yeniden kazanabileceği” problemine tatmin edici bir çözüm getirmektir.
doğal yaşama halinden toplum düzenine geçiş, rousseau’ya göre, insanda çok önemli bir değişikliğe yol açar. davranışında içgüdünün yerine adaleti koyar; daha önce yoksun olduğu değer ölçüsünü kazandırır. Ödeyin sesi içtepilerin, hak ya da isteklerin yerini alınca o güne kadar yalnız kendini düşünen insan başka ilkelere göre davranmak, eğilimlerini dinlemezden önce aklına başvurmak zorunda kalır. İnsan bu durumda doğadan sağladığı birçok üstünlüğü yitirse de, yetileri geliştiği, düşünceleri açıldığı, duyguları soylulaştığı, ruhu yükseldiği için, onun en azından politik ve ahlâki bakımdan gelişme imkanı kazandığını söylemek gerekir. yani, doğa halinden toplum haline geçişle birlikte, insan dönüşüme uğrar, içgüdüsel bir yaratık olmaktan çıkarak, benliği bağımsızlıkla değil katılımla, özgürlüğü varsayan bir katılımla belirlenen bir yurttaş haline gelir. Çok daha önemlisi, insan, bir dürtü yaratığı değil de, sorumlu bir ahlâki fail haline, sorumlu bir ahlâki fail haline, yalnızca toplumda gelir. onu tam bir insan varlığı haline getiren, kendi kendisinin efendisi yapan, yabancılaşmış olma durumundan kurtaran tek şey, ahlâki özgürlüktür. doğal özgürlük kaybı, insanın daha tam ahlâki özgürlüğüne, onu tam ve gerçek insan yapan manevi özgürlüğe erişmek durumundaysak eğer, rousseau’ya göre, yapılması gereken zorunlu bir fedakarlıktır.
rousseau gerek toplumsal mukavele gerekse doğal hal düşünceleri ile bilhassa osmanlı düşünürlerini derinden etkilemiştir.
- aydınlanma çağının en tanınmış düşünürü. düşüncesinin temelinde demokrasi bulunur. halkın kendi hükümetini seçmesini ve bütün hükümetlerin halkın iradesi doğrultusunda davranması gerektiğini öne sürer.
toplumsal sözleşme'sinde insanların özgür doğduğunu ve özgürlüklerinden vazgeçmelerinin insanlıklarından da vazgeçmeleri olduğunu savunurç toplumsal sözleşme, toplumsal reformlara çağrı niteliğindedir. burada eski yunan kent devletlerini savunur. * bu sayede halk doğrudan yönetime katılacak ve de devletin çıkarları ile halkın çıkarları çatışmayacaktır.
jean jacques rousseau'ya göre, özgürlük kendi haklarını savunmak ama aynı zamanda yasalara saygılı olmaktır. onun görüşleri kilise, kral, soyluların güçlerine meydan okumak olarak algılanmış ve kendisi fransız devrimi'nde demokrasi ve özgürlüğün şampiyonu olarak görülmüştür.
jean jacques rousseau'nun noble savage * görüşü vardır. insanlar doğduklarında çok önemli erdemlere sahiptir, ancak toplum bireyi bozmaktadır ve ahlaksal olarak yozlaşmasına neden olmaktadır. insan toplum içerisinde doğallığını ve masumiyetini yitirmektedir.
diğer öenmli eseri emile'de eğitim ile ilgili görüşlerini açıklamaktadır.
- milli iradenin çoğunlukta, yada çoğunluğun menfaatini sağlayan azınlıkta olabileceğine kadar giden yorumlamaları faşizme sosyal darvinizme temel olmuştur. yani rousseau abimiz sadece demokratların değil faşist ve racist partilerin de piridir.
- babası topkapı sarayı'nda saatçilik yapmış, fransız ihtilali'nin öncülerinden olan ünlü düşünür.
Vampircik - 2005 - 2015
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.