jean jacques rousseau

  1. toplum sözleşmesi yapıtında, "insanlar özgür doğarlar, ancak her yerde zincirlere vurulmuşlardır." diyen ve genel irade kuramını ortaya atan, aydınlanma çağı düşünürü.
    (chihiro 15.05.2006 02:14)
  2. babası bir dönem istanbul galata semtinde yaşamış olan ünlü düşünür
    (canlipompa 15.05.2006 22:41)
  3. emile adlı eserin yazarıdır.
    bu eserde ideal insanın nasıl oloması gerektiğini tanımlar ve buna göre insanın doğumdan itibaren nasıl eğitilmesi gerektiğini söyler. ona göre insan modernleştikçe, özünden uzaklaşmaktadır. özünden uzaklaştırmak insanı bağımlı hale getirir, bağımlı hale getirmek de insanı zayıflaştırır. bu yüzden güçlü bireylerin var olması gerektiğine inanır, bireyler doğaya geri dönmelidir.
    ancak insanın eğitimi hakkında bu kadar kafa patlatmış bir insan olarak, çocuklarını yetimhaneye bırakması da ayrı bir tartışma konusudur.
    (pisiperi 15.05.2006 22:48)
  4. fransız filozof. (1712-1778 ) insanın özü itibariyle iyi ol­duğuna ilişkin görüşü ve toplumsal mukavele teorileri ile siyaset felsefesinde yerini almıştır.

    kant ve romantik filozofları çok derin­den etkilemiş olan rousseau, bir aydınlan­ma düşünürü olmakla birlikte, aydınlanma hareketine ve modernizme olan sert tutumu ile bilinir. bireysel insan varlı­ğına ve onun mutluluğuna her şeyden çok değer vermiş olan rousseau, insanın, kültü­rel farklılıklardan, aristokrasinin yapaylıklarından, tutkunun ve rekabetin yol açtığı olumsuz et­kilerden, özel mülkiyetin yarattığı eşitsizlik­ten arındırılarak, toplumun yeniden idamesinin nasıl olacağı üzerine kafa yormuştur.

    modern felsefe eleştirisine rağmen felsefesi modern felsefede olduğu gibi benlik kavramı çevresin­de döner; descartes’ın öznel, tözsel benli­ğinden sonra, onun insanı, ahlâka dayanak olan, kendisine düşünce ya da mantıkla değil de, duyguyla ulaşılan, ve kişisel bir iyilik du­yusuyla temellendirilen bir insani benliktir. onun sözünü ettiği insani benlik, rasyonalist­lerin ve empiristlerin ifade ettiği gibi, formel boyutları olan, içebakışla bilinen ve kendisi­ni bilgiyle gösteren bir benlik değil de, daha çok romantiklerde söz konusu olan türden evrensel bir kişilik anlamında bendir; rousseau’nun insanı, yaratıcı, ve kendisini dünya­ya ve geleceğe fırlatan bir benliği tanımlar. o insanın özü itibariyle iyi ve ahlâklı bir yarlık olduğunu savunmuş, insanda, akıldan çok, duyguların önem taşıdığını, ahlâk söz konusu olduğunda, akıl ve duyguların bir arada gidebileceğini belirtmiştir. rousse­au’nun bu insan görüşü, yalnızca etik için değil, fakat siyaset ve toplumsal yaşam için de bir temel oluşturur.

    rousseau, özde iyi olan insanın birtakım temel hasletlerini uygarlığın gelişimiyle bir­likte yitirdiğini söyleyerek, aydınlanma kar­şısında eleştirel bir tavır almış ve avrupa uygarlığının modern doğrultusuna yönelik eleştirisini ortaya koyabilmek için, insan do­ğasının tarihsel evrimini verirken, ilkel ya da vahşi insanı uygarlaşmış insanla karşılaştır­mıştır. İnsanın tarihini doğa haliyle başlatan, doğal ilkel ya da vahşi insanın sağlıklı ve güçlü olduğunu, ölüm korkusu yoksun yaşa­dığı ya da ihtiyacı az olduğu için, bir mutlu­luk durumunda bulunduğunu söyleyen ve toplumla erdem arasında çok sarih bir karşıt­lık kuran rousseau, çağdaş toplum ile insa­nın doğası arasındaki mutlak antitezi gözler önüne sererken, avrupa uygarlığının sadece entellektüel kültürün sahte cazibesine kapıl­dığını, insanın iyi özünü bozup, hakiki ahlâki taleplerini göz ardı ettiğini onun doğal ihtiyaçların yerine birtakım suni ihti­yaçlar ikame ettiğini öne sürer.

    modern uygarlığın hastalığını, çağdaş toplumun problemini kendince teşhis edip tanımlayan rousseau, daha sonra çözüme geçmiştir. Özellikle İngiliz aydınlanmacıla­rın insan varlığında başkalarını gözeten bir ilgi, insan doğasında bağımsız bir diğerkam­lık kaynağı bulunduğu görüşüne olduğu kadar, iyi bir insan doğası konsepsiyonuyla, özgeciliğin kendini sevmenin yalnızca kılık değiştirmiş bir şekli olduğu düşüncesine de karşı çıkan rousseau, amile’de, bir eğitim şeması içinde, insanı başka bireylerden tecrit edilmiş bir birey olarak ele alır ve gerçek özgürlüğün koşullarını araştırır. ona göre, “in­sanın ne yapması gerektiği”, yani başka in­sanlarla olan ilişkilerinde nasıl davranması gerektiği sorusu “insan varlığının ne oldu­ğu” sorusunu içerir ve bizi eğitim yoluyla sosyal kurumların reformuna götürür. bu düşünceye, eşdeyişle “bireyin toplumda, top­lumun ise bireyin kendisinde araştırılması gerektiği, ve dolayısıyla politikanın eğitim ve ahlâktan asla ayrılamayacağı” düşüncesi­ne paralel olarak, rousseau toplum sözleş­mesi adlı eserinde de, insanın özgür ve akıllı bir varlık olarak varoluşunu güvence altına alacak koşulları, onu hemcinslerinin zorbalı­ğından koruyacak, bireyin doğal özgürlük kaybını daha yüksek bir Özgürlük türüyle telafi edecek tedbirleri, ünlü toplum sözleş­mesi ve genel irade teorisiyle ortaya koy­muştur. başka bir deyişle, onun temel amacı “modern bireyde, insanlığın ilkel basitliğinden çıkışıyla birlikte zorunlu olarak kaybolan niteliklerin nasıl korunabileceği veya ye­niden kazanabileceği” problemine tatmin edici bir çözüm getirmektir.

    doğal yaşama halinden toplum düzenine geçiş, rousseau’ya göre, insanda çok önemli bir değişikliğe yol açar. davranışında içgü­dünün yerine adaleti koyar; daha önce yok­sun olduğu değer ölçüsünü kazandırır. Öde­yin sesi içtepilerin, hak ya da isteklerin yerini alınca o güne kadar yalnız kendini dü­şünen insan başka ilkelere göre davranmak, eğilimlerini dinlemezden önce aklına başvur­mak zorunda kalır. İnsan bu durumda doğa­dan sağladığı birçok üstünlüğü yitirse de, ye­tileri geliştiği, düşünceleri açıldığı, duyguları soylulaştığı, ruhu yükseldiği için, onun en azından politik ve ahlâki bakımdan gelişme imkanı kazandığını söylemek gerekir. yani, doğa halinden toplum haline geçişle birlikte, insan dönüşüme uğrar, içgüdüsel bir yaratık olmaktan çıkarak, benliği bağımsızlıkla değil katılımla, özgürlüğü varsayan bir katılımla belirlenen bir yurttaş haline gelir. Çok daha önemlisi, insan, bir dürtü yaratığı değil de, sorumlu bir ahlâki fail haline, sorumlu bir ahlâki fail haline, yalnızca toplumda gelir. onu tam bir insan varlığı haline getiren, kendi kendisinin efendisi yapan, yabancılaş­mış olma durumundan kurtaran tek şey, ahlâki özgürlüktür. doğal özgürlük kaybı, insanın daha tam ahlâki özgürlüğüne, onu tam ve gerçek insan yapan manevi özgürlüğe erişmek durumundaysak eğer, rousseau’ya göre, yapılması gereken zorunlu bir fedakarlıktır.

    rousseau gerek toplumsal mukavele gerekse doğal hal düşünceleri ile bilhassa osmanlı düşünürlerini derinden etkilemiştir.

    (zapataist 04.07.2007 22:48)
  5. aydınlanma çağının en tanınmış düşünürü. düşüncesinin temelinde demokrasi bulunur. halkın kendi hükümetini seçmesini ve bütün hükümetlerin halkın iradesi doğrultusunda davranması gerektiğini öne sürer.

    toplumsal sözleşme'sinde insanların özgür doğduğunu ve özgürlüklerinden vazgeçmelerinin insanlıklarından da vazgeçmeleri olduğunu savunurç toplumsal sözleşme, toplumsal reformlara çağrı niteliğindedir. burada eski yunan kent devletlerini savunur. * bu sayede halk doğrudan yönetime katılacak ve de devletin çıkarları ile halkın çıkarları çatışmayacaktır.

    jean jacques rousseau'ya göre, özgürlük kendi haklarını savunmak ama aynı zamanda yasalara saygılı olmaktır. onun görüşleri kilise, kral, soyluların güçlerine meydan okumak olarak algılanmış ve kendisi fransız devrimi'nde demokrasi ve özgürlüğün şampiyonu olarak görülmüştür.

    jean jacques rousseau'nun noble savage * görüşü vardır. insanlar doğduklarında çok önemli erdemlere sahiptir, ancak toplum bireyi bozmaktadır ve ahlaksal olarak yozlaşmasına neden olmaktadır. insan toplum içerisinde doğallığını ve masumiyetini yitirmektedir.

    diğer öenmli eseri emile'de eğitim ile ilgili görüşlerini açıklamaktadır.
    (tulkas 08.06.2008 18:43)
  6. milli iradenin çoğunlukta, yada çoğunluğun menfaatini sağlayan azınlıkta olabileceğine kadar giden yorumlamaları faşizme sosyal darvinizme temel olmuştur. yani rousseau abimiz sadece demokratların değil faşist ve racist partilerin de piridir.
    (goodboyum 08.06.2008 19:43)
  7. babası topkapı sarayı'nda saatçilik yapmış, fransız ihtilali'nin öncülerinden olan ünlü düşünür.
    (diyojenist 09.04.2012 00:06)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.